26 Kasım 2012 Pazartesi

one wine night



Şarap içmeli, tarçınlı kurabiyeler yemeli.

Bi kaç kadeh sonra, nasıl kalkmalı da küllüğü boşaltmalı diye küllüğünün gözünün içine bakılmalı.

Sonra bir kaç kadeh daha, artık kaç kadeh olduğu unutulmalı.

Ardından bi kaç göz yaşı akmalı, çok değil. Birine sarılmalı, omzunda kurutmalı gözyaşını.
Sonra kalkıp dans edilmeli, sessiz, yavaş, sigaralar ayakta yakılmalı, asilzadeler gibi içilmeli. Karanlıkta iki çift göz birbirini görmeye çalışmalı.. Biri dayanamayıp kafasını göğsüne yaslamalı.

Sonra..

Sonrasını hayal gücünüze bırakıyorum. Kimi kalktığı gibi sessizce yerine oturmayı bekler belki. Kimisi sıkıca sarılıp “iyi ki varsın” demeyi. Kimi yumuşacık bi öpüşle bitirir, sonrasında koltukta sarılıp sızmayı..

Kimi tüm bunlardan daha fazlasını yapar belki, tek kelime.. Tek sözcükle bitirir, adı Aşk.. “Aşk” der, dediği anda da anlar zaten diğeri. “Evet bunun adı Aşk” der. Ve aşk olur.