25 Ağustos 2012 Cumartesi

   Yatağa uzandığımızda sarhoştuk ikimizde, yanıma yattı önce, ilk günkü gibi. Kolunu başımın altında geçirdi, başımı boynuna sokuldum sonra. Kokusunu çektim içime. Öptüm, ilk ben öptüm yine. Ne kadar süreceğini bilmediğim bi öpücük. Sonra sarıldım, onun en sevdiği gibi sarıldım, kollarımı boynuna dolayarak, kalbime koydum kafasını. 
- Nerdeydin?
+ Geldim işte.
- Çok özlemişim.
+ Burdayım.
- Gel buraya.
   Uyandım, gözlerimi açtım. Yoksun yine, gitmişsin. Balkon kapısının ayazında kaybolup gitmişsin. 

   Hala özlüyormuş seni içimde bir yerler, hala sen diyormuş. Seni seviyormuş. 490 gün 7 saat 28 dakikaya rağmen hala bi gün gelsen, kapısı açıkmış sana o içimdeki bi yerin.

Acaba hala pamuk mu dudakların, hala eşsiz bi parfüm mü kokun? Hala incecik mi bedenimi saran ellerin?

   Neden vazgeçtin ki benden? Her şeyi kabullenen kalbim benimle neden devam etmediğini anlayabilir belki, ama beni niye şimdi sevmediğini anlayamaz. Anlayamaz işte.
   Sırf bu yüzden seni özlemem hiç geçmeyecek galiba, sırf bu yüzden unutamayacağım tenimde bıraktığın hatıralarını. En çok da nefesini. İnsan nefes almayı nasıl unutabilir ki?


Bu sabahın bu renkte olacağını kim bilirdi ki, bu sabah seni özleyeceğimi kim bilebilirdi ki?

   Seni daha tanımıyordum bile, tanımıyordum o geceye kadar. Ben bana kahve yapan bi adam biliyordum, bir de masama frambuazlı cheesecake yollayan adamı. Onu düşünüp yediğim her bir lokmanın bedenime ilaç gibi geleceğini düşünüyordum bana bakarken bankonun ardından. Gözlerini gördüğüm her an artık üşümeyeceğimi sanıyordum, ayaklarımın ısındığını. Artık insanların üşümemek için neden mont giymeyip seviştiğini anlayabiliyordum. Sevişmeler sen kokuyordu bana. Sonra yağmur damlaları inceliyordu, durup bekleyen otobüsler şahit oluyordu öpüşmelere. İskeleler ayırıyordu uykumuzda bile ayrılmayan ellerimizi ve dudaklarımızı. Sen oluyordu aynalar. Gülümsemeler sana dönüyordu. Rakılar anason değil sen kokuyordu, çok içiyordum o sıralar. Çok içiyordum.

   Gittin, gittiğinde tüm bunlar gözyaşlarına karıştı. Yaşananlar hiç yaşanmamış oldu, saatlerce sevişmemiş olduk mesela. Bir daha gözlerinin içine baktığımda kendimi göremeyeceğim anlamına geliyordu bu. Bir daha gözlerinin içine bakabilecek miydim, o ayrı. Sarılmayacaktım bir daha sana, öyle uzun uzun sarmadıktan sonra seni bi anlamı yoktu zira. Senli şiirler yazamayacaktım, ne sana ne de başkasına. Aşkın adı sendin, senden başkasına senli şiirler yazılmazdı bu yüzden.

   Biliyorum bitti, sen de dönmezsin bir daha 490 gün geri. Ben sadece …

   …özledim seni.

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Sarılmanın anlamı şudur:
Sende bir tehlike sezmiyorum,
Yanında olmaktan korkmuyorum,
Rahatlayabilir, kendimi yuvamda hissedebilirim.
Beni koruyan ve anlayan birisi var.
Bizde birine isteyerek sarıldığımızda
ömrünün bir gün uzadığına inanılır.
- Paulo Coelho

14 Ağustos 2012 Salı

   İyi geceler anne. Nasılsın? Doğum günün kutlu olsun. Biliyorum sen de beni özledin, çocuğundan uzak tüm anneler gibi. Ben seni nefes aldığım her an özlüyorum, bundan yanıyor belki de ciğerlerim, bilmiyorum. Özlemek bu kadar yakıcı bir his midir? Ben 19 yaşındayım ama 43 yıldır ciğerim yanıyor. Annesinden uzakta her çocuk gibi, çocuğundan uzak her anne gibi, seni doğduğun günden beri özlüyorum. Seninle senin kadar zaman geçirmek isterdim, sen olmak isterdim.
   Çocukların yüklerini anneleri mi taşır? Her akşam üzeri elinde torbalarla evine dönen kızların yüklerini de mi anneleri taşır? Sırtında çantalarıyla ordan oraya evini arayan, annesini arayan kızlarının yüklerini kim taşır peki?
  Annesi uzakta olan kızların döktüğü göz yaşlarını rüzgar annelerinin olduğu diyarlara götürsün, götürsün ki çocuğundan uzakta annelerin yüreklerindeki yangınlar sönsün. Bu yüzden ağlamam seni her andığımda, bu yüzden ağlamam ismini her andığımda. İsmini her andığımda beyaz bi kelebeğin uçması da bu yüzden. Sevdiğin şehirlerin böyle soğuk olması da bu yüzden.
   Yaşadığın anların böylesine içimde olması bu yüzden. Koskoca kız oldum belki, senin beni hala küçücük görmen bu yüzden.
   Minik kuşum derdin ya bana, ben hep bi kuş gibi olmak isterdim. Sanırdım ki kuşlar hep özgür. Sen gittikten sonra anladım, gül bülbüle bağlıymış, ben de mezarının başındaki zeytin ağacına. Ben de sana bağlıyım anne, toprağına bağlıyım, şiirine bağlıyım, beni uyuttuğun dizine bağlıyım. Sana bağlıyım anne. İstediğin kadar uzak ol ben yine sana bağlıyım.
   Bi yıldızız biz ablamla senin gökyüzünde, saçlarına düştük, koparma, biz sana bağlıyız anne.
   İyi geceler anne, uyu. Ben de uyuyacağım birazdan, Birazdan uyuyacağım, sesine ve sözüne hasret. Uyurken gel, üstümü ört. Uyurken gel, yanağımdan öp. Uyurken gel, kulağıma ninniler fısılda. Ben seni dinliyorum, her sabah, her akşam ve her nefes alışımda. Ben seni bekliyorum, her kapının çalınışında. Ve ben seni özlüyorum, her kalbim attığında.
   Ben  senden hiç bir şey beklemiyordum ki, ben sadece nefesinin ikliminde yaşamak istiyordum. Seni bi kez olsun sevgiyle sarmak ne demek onu öğrenmek istiyordum. Öyle de oldu, seni ben sevgiyle, en safıyla hem de, karşılıksız sevgiyle sarabildim. Kimsenin kimseye çıkarı olmadan günahını bile vermediği dünyada ben sadece seni sevmek için senin koynunda uyuyakaldım.
   Ben senin yanında korkularımdan arındım, zırhımı çıkarıp bi kenara koydum. Bana ağır gelen tüm yüklerimden seninle kurtuldum. Hiç korkmadım. Yıllardır beni saran, boğazımı sıkan tüm korkularım seninle eski kitapların üzerlerindeki tozlar gibi uçup gitmişti, ruhuma üflemiştin sanki.
   Hiç bir kelime kullanmadan, sadece ellerinle ruhuma dokunarak yapmıştın bunu. Konuşmadığın için beni kandırdığın da söylenemezdi, yani amacın bana sadece sarılmaktı. Sadece sarılmak...
   Şimdi öyle zor geliyor ki kelimeler kullanmak, sen yanımdayken susmak daha kolaydı, susmak hiç can acıtmazdı, susmak öyle sen kokardı.
   Ellerim mesela, ellerimi de tutmuştun. Şimdi ben ne anlatsam yersiz ki, kimse anlayamayacak sen o günden sonra beni aramasan da senin ve benim o gece gerçek bi aşk yaşadığımızı kimse bilmeyecek. Seni o günden sonra gün be gün katlanarak sevmeye devam ettiğimi de kimse bilmeyecek. Bana nasıl sarıldığını. Ellerimi diyorum, ellerimi tuttuğunu.
   Herkes bana aşkın böyle bir şey olmadığını, karşılıklı olması gerektiğini söylüyor. Tanrım, kimse bilmiyor sen bana bir gece öylesine sırılsıklam aşıktın ki. Sadece bi geceliğine, uğruna ömrümü verebileceğim bir geceliğine. Sonra aramamışsın yani, ne olmuş? Ben seni hala seviyorum ki, ben sana hala aşığım ki..
Sensiz kötüyüm, beterim..

11 Ağustos 2012 Cumartesi



Bana bir şey olsa
Ölsem mesela
Üzülürsün, biliyorum.
Ağlayabilirsin bile.
Ama ben hayattayım diye sevinmiyorsun ya
Benim seni düşündüğüm gibi
Aldığım her nefese şükretmiyorsun ya
İşte ona yanıyorum.
Ben ona ölüyorum.
Gitti...
Gidişine dair söylenebilecek tüm kelimeleri kendi söyledi
"Şimdi ben de herkes gibiyim" dedi
Ve gitti..

10 Ağustos 2012 Cuma

Sağ avucunun içinde mini minnacık bir beni bulunan sarı saçlı kız..
Daha küçücüktün, sabahları süt ısıtırdım sana, sonra geceleri, seninle büyüdüm ben de. Sen de olmak istediğim o çocuk oldum, sende olmak istediğim abla oldum, senle olmak istediğim insan oldum.
Hata yaptım, biliyordum, farkındaydım, hiç bi zaman iyi bi abla olamadım. Ben aslında hep sana örnek olmak için yaptım, yıllarca sigara içtiğimi senden sakladım mesela, başka kimseden değil, büyüklerimden değil, senden. Bana göre küçük değildin ki sen, en büyüktün. Ben sonunda kimseye değil sana hesap vericektim.
Ben küçüktüm, ben hata yaptığım zamanlarda bile senin omzunda ağladım.
Bencildim, üzdüysem seni özür dilerim.
Ben sadece, senin ablan olmak istedim..

9 Ağustos 2012 Perşembe


Fazladan 1 dakikam olsaydı da babamla konuşsaydım
Baba ben büyüyünce ne olayım diye sorsaydım
Beni her zaman böyle sevecek misin diye sorsaydım
Beni senin gibi seven olacak mı diye sorsaydım
Ama olmadı
Ve biz buna kader deyip geçtik
12 sene oldu

“Zor olan karar vermek değildir. Onunla yaşamaktır.”

- Law Abiding Citizen (2009)
Seni soruyorlar
Sormasınlar
Unuttum diyorum, aklıma bile gelmiyor
Başka güzel şeyler anlatıyorum insanlara


Mesela kediler
Mesela vapurları ve denizleri
Mesela sıcak havaları

Ama hiç senden bahsetmiyorum
Kimse bilmiyor ki her kelimenin son harfinden yeni bir sen türetiyorum
Kimse bilmiyor ki sabah kalkıp seni, gece yatıp seni, öğlen tutup seni düşünüyorum
Hiç olmadı seni özlüyorum

Karanlıkta olmayan yanağına, yani havaya bi öpücük konduruyorum
Sonra nefesini duymuş gibi yapıyorum,
Başımı boynuna saklamış gibi
Gözlerimi açma, uyan ama gitme
Hiç bir yere gitmiyorum
Gitmiyorum.

We real cool